Bankaların Güvenlik Hizmeti sunma konusunun sınırları üzerine bir inceleme

0
8423

ÖZEL GÜVENLİK BİRİMLERİ VE BÜNYESİNDE KURULDUKLARI BANKALARIN,

GÜVENLİK  HİZMETİ  SUNMA KONUSUNUN SINIRLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME

Özel güvenlik şirketleri ve özel güvenlik birimleri ki bu birimler daha çok bankacılık sektöründe bulunmaktadır; her iki müessese arasındaki uygulama belirsizlikleri hakkında tespit edilen alt başlıklar şöyle belirlenmiş ve irdelenmiştir.           

 (1) “Para ve kıymetli mal taşımacılığını, “bankacılık kanununda ifade edilen bankacılık faaliyetlerinin bir uzantısı veya tamamlayıcısı sayamayız.

Mevduat bankaları mevduatı, artık mudiden, her yerden kabul eder hale gelmişlerdir. Bununla birlikte mevcut “mevduat toplamanın”, “mevduat kabulü” ile aynı anlamda olup olmadığı, izaha muhtaç bir durumdur.

Bankacılık Kanunu, güvenliği, faaliyet alanları içinde görmemiş ve ne asıl, ne de tamamlayıcı veya uzantı bir faaliyet olarak tanımlamıştır. Bankaların, Kanun’da sayılan 20 asıl görevi yanında, yapacakları bu hizmetlerin doğal uzantısı olabilecek hususlar; ihtiyaç doğdukça, düzenleme gereği hissedildikçe, hizmet alanları çeşitlendikçe teknolojik gelişmelerin getirebileceği sorunları çözmek ve imkanlarını kullanmak maksadıyla, şimdiden düşünülemeyen ama uygulamada doğabilecek nizai ve kazai hususları aşmak amaçları ile, kanuni düzenlemelere başvurmadan, 21’nci sıradaki tanıma istinaden, BDDK’ya düzenleyici yönde karar alma zemini hazırlamıştır.

Güvenlik hususunda, Bn.Ds.Hzm.Ynt.’liğine baktığımızda da, yerine oturtulmuş tam bir tanımın olmadığı görülmektedir:

Bnk.Ds.Hzm.Ynt. incelendiğinde, düzenleniş amacının, “bankaların ana hizmetlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğinde hizmet veren destek hizmeti kuruluslarına ve bunların verecekleri destek hizmeti konular”ına ait olduğu görülür.( Bn.Ds.Hzm.Ynt.m.1)

Söz konusu ynt., kendi düzenlemesi içindeki destek hizmeti kurulusu tanımını da, “bankalara ana hizmetlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğinde hizmet veren kuruluşlar” olarak yapmıştır.

Aynı yönetmelik. “güvenlik”i, “bankalarca dışarıdan temin edilmekle birlikte bankacılık faaliyetlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğinde olmayan” bir faaliyet olarak tanımlamıştır. Bu nedenle de  güvenliği, “ynt. kapsamı” dışına almıştır.

Söz konusu madde (3-e) fıkrası, güvenlik hizmetinin daha özel bir konusu olan kıymetli malların güvenlikli taşınması hususunu da tarif ederek, mali sorumluluk ve sigorta hususu hariç, yine “yönetmelik. kapsamı” dışına almıştır ama bunun için, “güvenlik”te olduğu gibi, katiyetle “bankalar bu işi yapamaz” dememiştir.

       

Mevcut özel güvenlik şirketleri de, bir destek hizmeti kuruluşudur. Fakat özel güvenlik şirketlerinin bu hizmeti, bankacılık faaliyetlerinden bağımsız bir destek hizmeti olup, yönetmelikteki tanımla karıştırılmamalıdır.

Bnk.Ds.Hzm.Ynt.’inde “dışarıdan temin edilen” olarak sayılan “özel güvenlik şirketlerinin bankalara sağladıkları her türlü nakit, kıymetli evrak ve kıymetli maden gibi kıymetli malları güvenlikli şekilde toplamak, saymak, dağıtmak ve teslimini sağlamak, gerektiğinde muhafaza etmek, otomatik vezne makinesi gibi makineleri açmak, kapamak ve tekrar hizmete sokmak, kapalı mühürlü para çantalarının teslim veya tesellüm işlemi gibi hizmetler ile benzeri hizmetler”, bankaların kesinlikle yapamayacakları birer iş olarak değerlendirilmemiştir. 5188 sayılı yasaya göre, elemanlı güvenlik, güvenlikli kıymetli mal taşımacılığı, yakın koruma, alarm izleme gibi faaliyetler, “Güvenlik” üst çatısı altındaki alt unsurlardır.

 Sonuç olarak, Bnk.Ds.Hzm.Ynt.’nin kendi ile çeliştiği nokta şudur“Güvenlik” konusunu “bankacılık faaliyetlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğinde olmayan” bir faaliyet olarak saymasına rağmen, bir alt konusu olan “kıymetli mal” toplama, taşıma vd. faaliyetlerini, “bankacılık faaliyetlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğinde” bulması daha doğrusu bu yönde düzenlemesidir.

Mevcut Bankacılık Kanunu. ve Bnk.Ds.Hzm.Ynt.’ne göre bankaların, ne asli olarak ne tamamlayıcı veya uzantılı faaliyet olarak, mevcut durumun aksine, “güvenlik” in hiçbir faaliyetini yapamayacağı değerlendirilmektedir.

(2) Bir banka, diğer banka ve onun kurumsal müşterisine ait para ve kıymetli malları teslim alarak, taşıyamaz.

Özel.Güvenlik.Hizmetleri Yönetmeliği.’ne göre, özel güvenlik birimi, bir kurum veya kuruluşun güvenliğini sağlamak üzere, kendi bünyesinde kurulan birimi; özel güvenlik şirketi, Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan ve üçüncü kişilere koruma ve güvenlik hizmeti veren şirketleri ifade etmektedir.

Özel.Güvenlik Hizmetleriz.Yönetmeliği m. 12, Özel güvenlik birimleri ve özel güvenlik şirketlerinin güvenlik hizmeti verecekleri tesis ve alanlara ilişkin koruma ve güvenlik planlarının bir örneğini otuz gün içerisinde valiliğe vermesini hükme bağladığına göre, bu konudaki değerlendirme tamamı ile valilik tasarrufundadır.

İlgili yönetmelik. gereği, bir bankanın diğer banka ve onun kurumsal müşterisine ait para ve kıymetli malları teslim alıp taşıyamaması ve belirttiği güzergahın dışına çıkaramaması gereklidir. Bir banka, münhasıran kendi güvenliğini sağlamak üzere kurulan bir birimini, başka bir bankanın mevduatını ve kıymetli malının güvenliği veya güvenlikli taşıması için kullanamaz. Diğer bankanın nakitini, ücretsiz dahi olsa alıp, diğer bankanın başka bir şubesine bırakamaz.

Bu değerlendirmemizi; kanun koyucunun, “eğer bankanın güvenlikli taşıma ihtiyacı hasıl olursa ve bunu kendi güvenlik birimi ile sağlayamıyorsa, ayrıca güvenlik şirketlerine hizmet gördürülmesine mani bir durumun olmadığını” hükme bağlaması, desteklemektedir. Söz konusu ifade ile, bir bankanın, bir başka bankanın güvenlik biriminden yardım almasının veya onun görevini yapmasının önü kapatılmıştır (Öz.Güvenlik.Kanunu. m.3, f.2)

 (3) Bankaların kendi güvenlik birimleri ile gerçekleştirdikleri para nakilleri için, özel güvenlik izni almamalarının sınırı, acil hallerle sınırlıdır.

Gerek Özel.Güvenlik Kanunu gerekse Özel Güvenlik.Yönetmeliği’nin tümünde sadece bir fıkrada ve bir kez “banka” ibaresi geçmektedir. Söz konusu ibare, Özel.Güvenlik.Yönetmeliği.’nin “Geçici ve Acil Durumlarda Özel Güvenlik İzni”ni düzenleyen m 9’un son fıkrasıdır: “Bankaların özel güvenlik birimlerince gerçekleştirilecek para nakli için özel güvenlik izni alınmaz.”

Bu m.9’da, “toplantı, konser, sahne gösterileri ve benzeri etkinliklerde, para veya değerli eşya nakli veya cenaze töreni gibi geçici veya acil hallerde” ki , “özel güvenlik izni”  hususu düzenlenmiştir. Bu iznin “hizmeti yerine getirecek güvenlik şirketi tarafından alınması gereklidir” denirken, bankaların özel güvenlik birimleri bundan muaf tutulmuştur. Yönetmelikte geçen bu ibarenin neden, sadece bankaların özel güvenlik birimini belirttiğinin gerekçesi anlaşılamamakta, hukuk sistematiği açısından, üstteki fıkralar ve maddenin tamamı ile birlikte yorumlandığında dışarıda kalan bir anlamı olan bu cümle, konusu belirtilen madde içinde değerlendirildiğinde, bankalar lehine bir kayırma olduğu izlenimi uyandırmaktadır.

İlgili madde, temadiyet arz etmeyen yani tekrarı olmayan, yinelenmeyen, döngüsel karakter arz etmeyen anlık bir zaman diliminde icra edilecek para veya değerli eşya naklinden bahsetmektedir.

Normal şartlarda, bir faaliyet, rutin ve tekrarlanır bir mahiyette ise bunun geçiciliğinden ve aciliyetin den söz edilmesi her halükarda doğru değildir. Dolayısı ile, bu ifade, bankaların, izin almadan daimi olarak para nakli yapamayacağı gerçeğini değiştiren bir hüküm değildir. Bankalar da, kendi rutin taşımalarının tümünde güzergahları belirterek izin almak zorundadır.

 (4) Özel Güvenlik Şirket ve Birimleri’nin, kıymetli malları taşımada kullandıkları araç ve personeli ile alacakları belgeler, Karayolları Taşıma Kanunu’na uygun olmalıdır.

Karayolları Taşıma Kanunu. ve Karayolları.Taşıma.Yönetmeliği.’ne göre, kıymetli mal işini ticari olarak yapanlar öncelikle “K-1 belgesi” almak zorundadır. Eğer bu taşımayı yurtdışında da sürdürecekse belgenin C-2 olması gerekmektedir. Bununla birlikte, araçların listesinin olduğu “Taşıt Belgesi”, buna göre her bir araç için çıkarılan ve üzerinde bulunması gereken “Taşıt Kartları”nın asıllarının taşıtlarda olmak mecburiyeti vardır. Özel güvenlik şirketlerinden kıymetli mal taşıması yapanlar bu kategoridedir.

Eşya taşımaları, kanunlara ve taşımacı ile gönderen arasındaki sözleşmelere uygun olarak yapılır. Eşya taşımaları taşıma senetsiz yapılamaz. Bankaların iştigal konusu olan mevduatın, ticari olmayan taşınması söz konusu ise, belgelerinin K-2 veya C-1 olması gerekir. Böyle bir belge ile banka, başka bankanın veya 3’ncü şahsın kıymetli mallarını taşıyamaz.

Bankaların taşımada kullandıkları yetki belgelerinin K-1 veya C-2 olduğunu, yani ticari taşımaya yönelik bir kıymetli mal transferi yaptıkları tespit edilirse; “Özel güvenlik Birimi”nin tanımı olan bankanın güvenliğini sağlamak üzere, kendi bünyesinde kurulan birim, ifadesinin hilafına “özel güvenlik şirketi” olarak hareket ettiği görülür.

Sonuç: Özel güvenlik birimleri, taşıma konusunda uygun yetki belgesi sahibi kılınmadan, kıymetli eşya taşıması faaliyetinde bulunamazlar.

              (5) “Haksız Rekabet” uygulamaları yönünden sektör dikkatli davranmak zorundadır.

Uygulamada “haksız rekabet” ile “rekabet hukuku” zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. İktisadi rekabetin, dürüstlük kurallarına aykırı davranışlarla kötüye kullanılması haksız rekabettir. Hukukumuzda BKn.Knun 48., Ticaret Kanunun 56 ve devamı hükümleri ile FSEK’in 83 ve 84. maddeleri haksız rekabet ile ilgilidir.

Genel düzenlemeye göre, BKn. m. 48 haksız rekabetin gerçekleşebilmesi için “yanlış ilanlar yahut iyi niyet kaidelerine aykırı sair hareketler ile, bu fiiller ve onlara maruz kalan kimsenin müşterilerinin azalması veya müşterilerini kaybetmek korkusuna maruz kalması” gerekmektedir. İyi niyet kaidelerine aykırı şekilde davranışlar nedeniyle müşterileri azalan veya azalma tehlikesine maruz kalan kimse “rekabetin men’i ve uğradığı zararın tazmini” için dava açma hakkına sahiptir.

Bu konu ile ilintilenen, “ihalelerde çıkılan fiyatların düşük tutularak, piyasayı kırmak” hususu, serbest piyasa koşulları içinde değerlendirilmekte ve Kamu İhale Kanunu. hükümleri ile TCK. m. 235’teki “ihaleye fesat karıştırmak” ve 236. m.nde “edimin ifasına fesat karıştırmak” suçlarına muhalif bir durum olmadıktan sonra normal bulunmaktadır.

Bu konuda Maliye Bakanlığı Kontrol Elemanlarınca yapılan denetimler, “neden düşük fiyat verildiği” yönünden değil, “yapılan işin vergiden kaçırılan bir aşaması veya geliri var mı” yönünden değerlendirilmelidir. Hizmete biçilen değerin, yani fiyatlandırma miktarının yüksekliği, vergi gelirinin de yükselmesini sağlayacağından, maliye bu tarafı ile ilgilenmekte, denetim ve işlemlerini Vergi Usul Kanunu esasları içinde yapmaktadır.

(6) Rekabetin Korunması uygulamalarında, “Hakim Durum”un kötüye kullanılmamasına dikkat edilmelidir.

Belli mal ve hizmetlerin sağlanması, üretimi, dağıtımı ve fiyatlarının etkilenmesi amacına yönelik rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar ya da belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki “hakim durumun kötüye kullanılması” rekabet hukukunun konusuna girer.

RKHKn. hakim durumu; “Belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücü” olarak tanımlanmıştır.

Avrupa Birliği Hukukunda da, ikame edilebilirlik imkanının bulunmadığı hallerde, imtiyazlı haklar giriş engeli olarak değerlendirilmekte ve hakimliğin diğer göstergeleri olarak kabul edilmektedir. Faaliyetin devletten izin alınarak yapılmasının mecburi olduğu piyasalarda, alınması gereken izin veya ruhsat, hukuki bir giriş engeli olarak değerlendirilmektedir.

Hakimliğin belirlenmesinde Avrupa Birliği Hukukunda kullanılan bir diğer kriter, söz konusu teşebbüsün ilgili piyasada “dikey bütünlüğe”, başka bir deyişle, iyi bir dağıtım ağına sahip olmasıdır. Buna göre söz konusu teşebbüs, ilgili piyasanın bir aşamasında değil; diğer aşamalarında da, doğrudan veya dolaylı olarak etkin biçimde faaliyet gösteriyorsa, o takdirde dikey bütünlüğe sahiptir ve bu durum piyasaya yeni giriş yapacak teşebbüsler açısından önemli bir giriş engeli teşkil eder. Dikey bütünlük, bağımsız dağıtıcılar ve satıcılar vasıtasıyla oluşturulan sürüm ağı ile kurulabileceği gibi, yavru ortaklıklar ve şubeler gibi, teşebbüs içi büyüme yoluyla da kurulabilir.

Hakimliğin göstergesi olabilecek bir başka kriter ise, teşebbüsün sahip olduğu geniş “finansal” imkanlardır. Bu bağlamda, teşebbüsün öz kaynakları, sermayesi, kredi ve sermaye piyasalarına giriş kolaylıkları gibi faktörler, söz konusu teşebbüsün ilgili piyasada daha rahat rekabet edebilmesine ve yeni  yatırımlara girebilmesine imkan sağlar. Özellikle söz konusu teşebbüse dahil ekonomik grubun, para ve bankacılık sektöründe de faaliyet göstermesi, finansal açıdan önemli bir üstünlük olarak nitelendirilebilir.

RKHKn., hakim durumu değil, bu durumun kötüye kullanılmasını hukuka aykırı kabul etmektedir. Dolayısıyla hukuka aykırılığın ortaya çıkabilmesi için, ilgili piyasada hakim durumun şartlarının gerçekleşmesinden sonra, somut olayda bunun kötüye kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi gerekir.

RKHKn 6. m.’sinin ikinci bendinde ifade edilen bu kötüye kullanma örnekleri tahdidi değildir. Genel yasaklama koşulunun geniş yorumu çerçevesinde, somut olay kapsamında kötüye kullanma olarak nitelendirilebilecek pek çok farklı durum ortaya çıkabilir. Nitekim yukarıda ifade edilenlerin dışında, aşırı yüksek yada düşük fiyatlandırma, haksız ticari koşullar belirleme, gibi uygulamalar, uygulamada sıkça rastlanılan diğer kötüye kullanma örnekleri arasında kabul edilmektedir.

“Hakim durumun varlığını” ortaya koymak, ayrıntılı bir çalışma ve rakamsal  verilerle desteklenen bir yapıda olursa, güvenlik  piyasasında rekabetin korunması yönünde somut normatif verilerde sağlanmış olur.

Yeri sınırlı olan yazımızın sonunda değinmek istediğim bir önemli konuda, “bankaların KDV muafiyetleri sebebi ile, özel güvenlik şirketleri aleyhine oluşan durumun” giderilmesi hususudur. Yapılan iş aynı (güvenlik) olmasına rağmen Özel. Güvenlik Birimleri BSMV,  Özel. Güvenlik. Şirketleri KDV ile hizmetlerini sunabilmektedirler. Bu durumun ise hem Anayasa hem Serbest Piyasa Koşulları’nda eşitsizliği beraberinde getirdiği değerlendirilmektedir.

Avukat Levent TÜRKMEN

KISALTMALAR

Bnk.Kn.                        :Bankacılık Kanunu

Bnk.Ds.Hzm.Ynt.          :Bankaların Destek Hizmeti Almalarına Ve Bu Hizmeti Verecek Kuruluşların Yetkilendirilmesine İlişkin Yönetmelik

RKHKn.                        :Rekabetin Korunması Hakkında Kanun